Tarih boyunca önemli ticaret yolları üzerinde bulunan, doğasıyla olduğu kadar kültürel mirasıyla da dikkat çeken Sapanca; Friglerden Bizans’a, Selçuklulardan Osmanlı’ya kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İlçe, "İpek Yolu" güzergahındaki stratejik konumu nedeniyle her dönemde yerleşim ve konaklama merkezi olma özelliğini korumuştur.
Bölgedeki yerleşimin izleri M.Ö. 1200’lü yıllara kadar uzanmaktadır. Antik kaynaklarda bölge, Bitinya Krallığı sınırları içerisinde yer almaktadır.
İsim Kökeni: Antik dönem kaynaklarında Sapanca Gölü ve çevresi "Sophon" (Sofon) veya "Siphon" adıyla anılmıştır. Bölgenin dağlık yapısı ve su kaynaklarının bolluğu bu isimlendirmede etkili olmuştur.
Arkeolojik İzler: İlçe merkezinde ve çevresinde yapılan kazılarda rastlanan Roma ve Bizans dönemine ait lahitler ve taş eserler, bölgenin antik çağda da önemli bir yaşam alanı olduğunu kanıtlamaktadır.
Sapanca’nın Türk-İslam medeniyeti ile tanışması, Anadolu Selçukluları'nın bölgeye akınlarıyla başlamış, Osmanlı Devleti’nin kuruluşuyla kalıcı hale gelmiştir.
Fetih: Sapanca, 1326 yılında Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı Orhan Gazi tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır.
İpek Yolu ve Ticaret: Osmanlı döneminde Üsküdar’dan başlayıp Anadolu’ya uzanan ana kervan yolu (Bağdat Yolu) üzerinde bulunması, Sapanca’yı vazgeçilmez bir durak noktası yapmıştır.
Rüstem Paşa’nın İmarı: Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı Rüstem Paşa, bölgenin gelişmesinde en büyük rolü oynamıştır. Mimar Sinan’a yaptırdığı cami, hamam ve kervansaray ile Sapanca, bir köyden işlek bir kasabaya dönüşmüştür.
Evliya Çelebi’nin Gözünden: Ünlü seyyah Evliya Çelebi, 17. yüzyılda Sapanca’yı ziyaret etmiş ve Seyahatname’sinde bölgeyi; "300 haneli, camii, hamamı ve çarşısı olan, bağlık bahçelik, suyu ve havası latif bir kasaba" olarak tasvir etmiştir. Ayrıca kasabanın adının, ormanı ve çalılığı temizleyip yerleşime açan "Sabancı Koca" isimli bir ihtiyardan geldiği rivayetini de aktarmıştır.
Milli Mücadele yıllarında işgal girişimlerine karşı kahramanca direnen bölge halkı, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte modern Türkiye’nin gelişim sürecine katılmıştır.
Uzun yıllar nahiye (bucak) statüsünde kalarak Adapazarı’na bağlı olan Sapanca, 1957 yılında ilçe statüsü kazanmıştır.
1954 yılında Sakarya'nın il olmasıyla birlikte, Sakarya’nın en önemli ilçelerinden biri olarak idari yapıdaki yerini almıştır.
Sapanca’yı ziyaret edenlerin görebileceği, tarihe tanıklık eden başlıca eserler şunlardır:
Rüstem Paşa Camii (Mimar Sinan Eseri): 16. yüzyılda Sadrazam Rüstem Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Defalarca onarım görse de günümüzde hala ibadete açık olan en önemli Osmanlı mirasıdır.
Vecihi Kapısı: İpek Yolu üzerinde bulunduğu düşünülen ve Mimar Sinan tarafından yapıldığı rivayet edilen tarihi kemerdir. Kervanların geçiş güzergahını sembolize eder.
Hasan Fehmi Paşa Camii: Mahmudiye Köyü’nde bulunan ve 19. yüzyıl Osmanlı mimarisini yansıtan önemli bir eserdir.
Rahime Sultan Camii: 1892 yılında Sultan Abdülmecid’in eşi Perestu Sultan tarafından yaptırılan zarif bir yapıdır.
Bizans Lahitleri: İlçe merkezinde, Hükümet Konağı önünde sergilenen Roma/Bizans dönemine ait taş lahitlerdir.
|
TARİHSEL KRONOLOJİ |
|
|
Antik Adı |
Sophon / Siphon |
|
Osmanlı Fethi |
1326 (Orhan Gazi) |
|
Önemli Tarihi Figür |
Rüstem Paşa |
|
İlçe Oluşu |
1957 |
|
Tarihi Yol |
Tarihi İpek Yolu Güzergahı |
|
En Önemli Eser |
Rüstem Paşa Camii (Mimar Sinan) |
Nihat Arda Şahin 1987 yılında doğmuştur.Sakarya Üniversitesi Jeofizik Mühendisi olan Şahin, kurduğu firmasıyla ilçede 10 yıldır mühendislik faaliyetinde bulunuyor. Turizm alanında da faaliyet gösteren Şahin, Sapanca Belediyesi Meclis üyeliği görevini yürütmüştür.